12 Ocak 2010 Salı

Hwal / The Bow / Yay (2005)


Yaşlı, balıkçı, ok ve yay ustası bir adam (Jeon Sung-Hwan) ve 16 yaşını tamamlamak üzere olan genç ve masum bir kızın (Han Yeo-Reum) hikayesini anlatıyor “yay”. Balıkçı 7 yaşındayken bulduğu kızla birlikte yaklaşık 10 yıldır bir teknede beraber yaşamakta ve geçimlerini açık denizde balık tutmak için teknelerine gelen amatör balıkçılardan sağlamaktadırlar. Balıkçı, kız 17 yaşına bastığı gün onunla evlenecektir.


Balıkçı ok ve yayı maharet gerektirecek incelikte kullanıyor ve tüm yeteneklerini kıza da öğretiyor. Kayığa balık tutmak için gelenler genç kıza ilgi gösteriyorlar ve çoğu zaman da ondan faydalanmak istiyorlar. Her seferinde ihtiyar adamın ok ile attığı ihtar atışlarıyla ağızlarının payını alıyorlar.


İhtiyar balıkçının kıza olan aşkı o kadar büyük ki, bir yandan babası gibi onu kolluyor, yediriyor, içiriyor, hatta kendi elleriyle yıkıyor. Her karaya çıktığında ona evlenecekleri gün için kıyafetler, hediyeler alıyor. Tüm bunları büyük bir umut, sabır ve bilgelikle yapıyor. Evlenecekleri yani kızın 17 yaşına gireceği güne kadar takvimdeki günleri hapishanede özgür olacağı günü bekleyen mahkumlar gibi, terhis olacağı günü şafak defteri karalayarak bekleyen askerler gibi işaretleyerek bekliyor, bekliyor, bekliyor…

Kızın dünyası ise yaşadığı açık denize demirlenmiş balıkçı teknesinden ibaret ve bu kısıtlı yaşamdaki tek insan ihtiyar balıkçı.



Ancak bir gün tekneye balık tutmak için gelen bir genç, sonsuza kadar aynı dinginlikte sürecekmiş gibi görünen yaşamlarını değiştirir. Küçük teknelerinin dışındaki dünyayı merak eden kız için artık günler aynı geçmeyecektir. Elindeki bitkiyi sabırla, şefkatle sulayan ve çiçekler açacağı günü bekleyen bir bahçıvan gibi kızın kendisinin olmasını bekleyen ihtiyar balıkçı, başlarda elindeki tek silahı ok ve yayla dış dünyayı merak eden kızı engelleyebileceğini zannetse de düşüncelere ve arzulara fiziksel engellerin bir işe yaramayacağını er ya da geç anlayacaktır.


Diyalogların çok çok az olduğu filmin altyazıları sanırım bir iki sayfaya sığacak kadar azdır. Yakın plan yüz çekimleri ve fotoğraf duruluğunda görüntülerle süslenmiş, daha çok lirik ve teatral bir anlatımla süren filmin sonu ise sürpriz.

Alışkanlık, sevgi, sabır ve hayat ile ilgili güzel ve yalın bir film.

Yay şu vurucu cümleyle sona eriyor: “öleceğim güne kadar bir yay gerginliğinde güzel, güçlü bir ses gibi yaşamak istiyorum”.

Film boyunca duygular hep yaydan yapılan “ve bizdeki kabak kemane ile kemençe arası” bir çalgıyla anlatılıyor. Ben bu ruhu derinden dinlendiren çalgıyı ve müziğini çok sevdim.


Filmin yönetmeni çevirdiği filmlerle sinemaseverlerin haklı beğenisini kazanmış Kim Ki-Duk bu filmiyle 2006 Fantasporto Film Festivali’nde bir de özel jüri ödülü almış.

Filmin IMDB linki için tıklayınız

Kaynaklar:
http://www.ikamuzu.com/bow/

Trailer için tıklayınız

Takip Et

& Comment

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Copyright © 2015 Seyred™ is a registered trademark.

Designed by Seyred. Hosted on Blogger Platform.