1 Mayıs 2010 Cumartesi

Fargo (1996)


Suç filmleri arasında ismi unutulamayacak bir yapıt. Son derece basit görünen fidye suçunun seri cinayetlere dönmesi ile içinden çıkılmaz bir hal alması gerçekçi ve aynı zamanda komik bir dille anlatılmış. Tema müziği defalarca dinlenir… Norveç folk şarkısı.

Far ve Go kelimelerinden gitmek için çok uzak bir yer olduğu tahmininde bulunuyoruz. Karlar altındaki uçsuz bucaksız bembeyaz düzlükler insanı hipnotize ediyor..

Açılışta gerçek bir olaydan esinlendiği söylense de, filmin sonunda yazılar geçerken, kurmaca bir öykü olduğunu anlıyoruz… Yönetmenlerin dediğine göre, birbirinden bağımsız gerçek olayların bir kolajı... Örneğin odun biçme makinesi sahnesi yaşanmış...

Vavien bu filme benziyor. Adamın karısı hakkında, kaçırılma/öldürme planı yapması, planın düşündüğü gibi gitmemesi... Sorunlu, ergen bir erkek evlat. Saf ve ailesini çok seven bir ev kadını... Kayınpederin kızını kocasından sakınan tavırları.. Zengin oluşu.. Daha sayılabilir..

Jerry’nin borçlarıyla başı beladadır… Şartlı tahliyeyle dışarı çıkmış, ortak bir tanıdık aracılığıyla iki haydut ile tanışır. Karısını kaçırmalarını ister. Salıverilmeye karşılık kayınpederinden 80 bin dolar alıp bölüşeceklerdir. Böylelikle hem kendisine istediği işleri, parayı birtürlü vermeyen kayınpederinden intikam alacak, hem de borçlarını ödeyecek.

Jerry anlaştığı adamlara 80 bin dolardan bahsetse de, acılı babaya fidye olarak 1 milyon dolar istendiğini söyler… Zaten her işinde bir üçkağıt çevirmektedir.

Korku filmleri klasiği olan etkileyici küvet-duş perdesi sahnesiyle birlikte kadın kar maskeli iki adam tarafından kaçırılır… Plakasız araçtan, arka koltuktan gelen gürültüden şüphelenen ve rüşvet teklifini kabul etmeyen polisin öldürülmesi ile başlayan cinayetler zinciri Jerry’nin planlarını berbat eder…

Oyunculuk anlamında fidyecileri oynayan Steve Buscemi (komik görünüşlü diye tarif edilen) ve Peter Stormare (ağzından sigara düşmeyen psikopat) ön plana çıkıyor… Olayları aydınlatan hamile polis Frances McDormand ise 1997’de en iyi kadın oyuncu Oskar’ını almış… Marge rolü komik ve zeki bir karakter canlandırması… Mimikleri, jestleri ve doymak bilmeyen haliyle sempatik bir kadın.

Marge bir nevi akil adamı oynuyor… Filmdeki tek aklı başında, işini kusursuz yapan, dürüst karakter… Zaten film sonundaki ağır mesajı da onun ağzından duyuyoruz: “Bütün bunlar bir avuç para için miydi?, Hayatta paradan çok daha değerli şeyler de var”
Filmin bana en ilginç gelen yerlerinden biri, komik olan fidyecinin, 960 bin doların üzerine konmasına rağmen, basit bir arabanın hesabını yapması... Psikopat olan diğerinin ise çıkan anlaşmazlık sonunda baltayla saldırısı... Zenginlik deniz suyu içmek gibi bişey galiba? İçtikçe susatmakta...
İki soyguncu başlarında maske, sırtlarında bankanın para çuvalları, arkalarında polis kan ter içinde kaçıyorlar: Biri diğerine; "hep söylerdim de inanmazdın, para sahibi olur olmaz dertler başlar diye" Sahne bu fıkrayı hatırlattı... Fidyecilere para sahibi olmak hiç yaramadı...

The Big Lebowski, No Country for Old Men ile birlikte izlediğim üçüncü film olan Fargo yönetmenlerin net bir çizgisi olduğunu göstermekte.

Takip Et

& Comment

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Copyright © 2015 Seyred™ is a registered trademark.

Designed by Seyred. Hosted on Blogger Platform.