10 Ocak 2011 Pazartesi

Gulliver's Travels / Gulliver'in Gezileri (2010)


2010’un son günlerinde gösterime giren Gulliver’in Gezileri, büyük bir beklenti içindeki seyircileri hayal kırıklığına uğratmış olmalı ki, IMDB’de 10 üzerinden 4,5’ler seviyesinde bir değerlendirme notu almış.

Öncelikle temel sorun 3 boyutlu diye lanse edilen filmin, sinema çıkışında 3 boyut adına akılda kalan bir sahnesi olmaması diye düşünüyorum. Film öncesi perdeye yansıtılan reklamlarda havada uçuşan üç boyutlu gerçekçi sahneleri Gulliver’de de görmeyi bekliyorsunuz.

Gulliver’in Gezileri 1700’lü yıllarda İngiltere’de yaşayan sorunlu bir çocukluk ve gençlik geçiren Jonathan Swift’in en önemli eseri olarak hem büyüklerin hem de çocukların ilgisini çokça çeken bir eser. Belki ülkemizde hakettiği ilgiyi göremedi.

Kitap 4 bölümden oluşuyor.. Lilliput (minik insanların ülkesi), Brobdingnag devler ülkesi, 3.bölüm ve asil atlar ülkesi. Film özellikle birinci bölüm üzerinde ilerliyor.. Çok az ikinci kısımdan sahneler var. Seyircinin kahkaha attığı sahneler buradaydı. 3 ve 4. bölümlere ise değinilmiyor.


Swift eserinde dönemin bürokratlarına, kraliyete ve çevresindeki insanlara ağır eleştirilerde bulunuyor. Makam ve mevkilerin cambazlık ve şaklabanlıkla elde edildiğini söylüyor. Lilliput ülkesini İngiltere, düşman ülke Blefuscu’yu ise Fransa olarak düşünebiliriz. Aralarındaki sorun yumurtanın sivri kısımdan mı kırılacağı yoksa diğer taraftan mı kırılacağından çıkar. Yıllardır süre gelir. Binlerce insanın öldüğü savaşlara neden olur. Swift’e göre ülkelerin arasındaki sorunlar ve savaşlar da bu kadar anlamsızdır.



Gulliver Lilliput’ta son derece faydalı işler yapmasına, düşmanı dize getirmesine, sarayı yanmaktan kurtarmasına ve krala her fırsatta bağlılığını beyan etmesine rağmen gözden düşer. Devlet yönetimindekilerin ayak oyunları, dedikodular ve türlü entrikalar ile ayağı kaydırılır. Düşman ülkeye kaçmak zorunda kalır.. Dedikodulardan en ilginci ise: Bakanlardan birinin karısı Guliver’e gönlünü kaptırmış. Sık sık dev adamı ziyaret ediyor, görüşüyorlar şeklinde. Ayrıca kralın “düşman ülkeyi toptan yok et” talimatını vicdanı ve ahlakı elvermediğinden kibar bir dille bile olsa geri çevirmiştir.

Lilliput ve düşman ülke İngiltere-Fransa demiştik: Diğer yandan Guliver’i İngiltere olarak kabul edebiliriz: İngiltere ele geçirdiği ve yönettiği sömürge ülkeleri ile durdurulamaz bir dev haline gelmiştir. Gulliver, Lilliput’ta neredeyse yenilmez bir güç iken, devler ülkesinde bir hiçtir. Gücün ve büyüklüğün göreceli bir kavram olduğu ortadadır. O nedenle çok mağrurlanmamak lazım gelir. Aslında bizdeki özdeyiş çok net özetliyor herşeyi: “Mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah var!”

Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları arasında çıkan kitabın çevirmeni İrfan Şahinbaş önsözde mesajın altını çiziyor: “İnsanların, aksaklıklarını örtmek için takındıkları görkemli tavır ince bir cila tabakasından başka bir şey değildir. Hele ruh ve bedenden yana bunca çarpıklıklarına, bunca zayıf yönlerine göz yumarak gururlanmaları tam çılgınlıktır. Bu yol insanlığı yok olmaya götürür. İnsanlar için biricik kurtuluş yolu, ne olduklarını bilmekte, bütün hareketlerini erdem ve aklın buyruklarına göre ayarlamaktadır.

Filmin senaryosunu kitaptan ayıran noktalar olsa da, büyük oranda aynı eksende cereyan ediyor diye değerlendirebiliriz. Hatta bir yerde “savaşa ne gerek var” isimli şarkıyla müzikal sahneler ve savaş karşıtı mesaj var.

Gulliver çocukluğunuzun unutamadığınız bir kitabı ve kahramanı ise filmi izlemeniz tavsiye olunur.. Daha önce hiç tanışmadıysanız, kaynaşmanız başroldeki Jack Black sebebiyle pek kolay değil.

Takip Et

& Comment

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Copyright © 2015 Seyred™ is a registered trademark.

Designed by Seyred. Hosted on Blogger Platform.