26 Şubat 2011 Cumartesi

The King's Speech / Zoraki Kral (2010)


The King’s Speech Türkçe’ye nedense Zoraki Kral olarak çevrilmiş. Hikayeyi aktarımdaki akıcılığı ve oyunculuklar ile ön plana çıkıyor… Aksiyon filmi izler gibi, gözlerinizi perdeden alamıyorsunuz. Yaşanmış bir olay, kraliyet ailesinden bahsetmesi, özgüveni olan halktan bir adam ve özgüven eksikliği çeken kral adayı prens arasında geçmesi, azimli bir gelişim çabası. Bunlar filmin yaygın bir beğeni kazanmasını sağlayacaktır.

"Madem kralım, nerede benim gücüm? Bir hükümet kurabiliyor muyum? Lanet olası şeylere vergi koyabiliyor muyum, savaş ilan edebiliyor muyum? Hayır! Yine de en yetkili makamda oturan benim. Neden peki? Çünkü halk, konuştuğum zaman onların adına konuştuğuma inanıyor. Ama ben konuşamıyorum.”

Colin Firth ve Geoffrey Rush başrollerde. En iyi erkek oyuncu ve en iyi yardımcı erkek oyuncu oskarını alacak gibi duruyorlar. Aralarında gözle görülür bir ahenk var. Yönetmen ise 1972 doğumlu, ismini pek duymadığımız Tom Hooper.

Sinemaya Black Swan’ı (Siyah Kuğu) izleme niyetiyle gittiğim halde, aynı saatlerde başlamasına rağmen, Zoraki Kral’ın oynadığı salonun yarı yarıya boş olduğunu gördüm. Birçok salonda, ön sıralardan filmi izlemek mümkün değil. Rotayı Kral’a çevirdim.

Salonlardaki ilgi gibi IMDB’de de Siyah Kuğu bir adım önde. Daha çok puan almış, daha çok yorumlanmış vs.

Filmin özetini yazayım: Yaşlı İngiliz Kralı'nın yerini bırakabileceği iki oğlu vardır. Büyük olan Edward normal sürecin işlemesi ile babasının ardından tahta geçer. Küçük oğlan George ise zaten kekemelik problemi ile kendisini tahta uygun görmemekte, abisinin gölgesinde kalmaktadır. Daha perde yeni açılmışken, stadyumda geçen sahne durumun vehametini sergiliyor. Topluluk karşısında yapılan konuşmalarda George’un düştüğü durum hakikaten can sıkıcı türden ama sahneler kısa tutulduğu için, rahatsız edici değil.


Eşi George’un kekemelikten kurtulması için elinden geleni yapar. Ama bütün çabalar sonuçsuz kalmıştır. Son olarak Avusturyalı konuşma terapisti Lionel ile tanışırlar.

Lionel yöntemleri ve yaklaşımı ile farklı olduğunu hissettirir. Film ağırlıklı olarak George ile Lionel arasındaki diyaloglarla ilerler. Edward’ın yasak aşkı nedeniyle tahtı George’a bırakması ile heyecanlı bir hal alır. 3.Eylül.1939 günkü tarihi konuşma ile sona erer. İngiltere Almanya’ya savaş açar.

NOTLARIM:

-Filmin yazarı çocukken kekemelik çekmiş. Kral'ın 3 Eylül'deki konuşmasını canlı dinlemiş.

-Youtube'da gerçek konuşmayı da bulabilirsiniz. Filmde vurgularına kadar neredeyse aynı.

-Birçok kişinin favori filmi olan Esaretin Bedeli'ni hatırlattı bana. Azim ve kararlılık adına.

-Edward'ın sevdiği kadın için krallıktan feragat etmesi ilginç bir durum. Yüzeysel geçilen bir konu olmuş filmde.

-Kekemeliğin nedenleri üzerine George'un çocukluğuyla ilgili söyledikleri çarpıcı ve öğretici idi.

-Oyunculuk Oskarları'nı Guguk Kuşu, Yağmur Adam gibi filmlerden bildiğimiz kadarıyla sorunlu karakterleri canlandıranlar alıyor. Demek ki zoru başarmak heryerde olduğu gibi dikkat çekip fark yaratıyor. Normal karşılıyorum.

-İkinci Dünya Savaşı ile ilgilenen sinemaseverler, savaş öncesi İngiltere ve yönetimi hakkında genel çerçevesi ile bilgi edinebilirler. Başbakan Hitler'in yalanlarına inandığı için istifa ediyor. Ayrıca Hitler'in hitabetteki ustalığına kısa süreliğine arşiv görüntüleri kullanılarak odaklanılıyor.

-Hitler'in; dostumuz, müttefikimiz dediği ülkelere birkaç ay içinde acımasızca saldırdığını, her konuşmasının yalanlarla dolu olduğunu yeniden hatırlamış olduk.

-İngiltere yönetiminin Hitler'in yayılmacı politikalarına en başlarda verdiği desteğin, cesaretlendirmenin İkinci Dünya Savaşı'nın fitilini ateşlediğini unutmayalım.

Takip Et

& Comment

0 yorum:

Yorum Gönder

 

Copyright © 2015 Seyred™ is a registered trademark.

Designed by Seyred. Hosted on Blogger Platform.